İnsanların korku filmlerinden keyif almasının birçok nedeni vardır. Mistik unsurlara inanmayan ya da kan ve diğer korkutucu görüntülerden rahatsız olmayan bireyler için bu tür yapımlar, zaman zaman oldukça eğlenceli ve hatta zevk verici bir deneyim sunabilir.
Korku filmleri, izleyicilere gerilim dolu anlar yaşatırken, aynı zamanda adrenalini artıran bir atmosfer yaratır. Bu tür filmler, izleyicilerin sınırlarını zorlamalarına ve korku duygusunu güvenli bir ortamda deneyimlemelerine olanak tanır. Bu da, birçok kişi için heyecan verici bir macera haline gelir.
Film, annesinin vefatından bir yıl sonra yaşanan olayları merkezine alarak Sidney Prescott Neve Campbell adındaki genç bir kızı konu alıyor. Sidney ve arkadaşları, gizemli telefonlar almaya başlarlar. Zamanla, durum daha da tuhaf bir hal alır. Bu telefonların, beyaz maskeli ve büyük siyah bir cüppeli, intikam peşindeki bir seri katilden geldiğini öğrenirler. Bu çılgın katil figürü, yıllardır korku sinemasının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Telefon görüşmeleri, birçok sorudan oluşmakta ve en dikkat çekici soru ise: "En sevdiğiniz korku filmi hangisi?" Küçük Woodsboro kasabasının etrafında kanlı ve masum hayatların parçalarıyla dolu pek çok korkutucu film bilgisiyle dolu olan katil, bu sorudan yola çıkarak masum insanları hedef alır. Film, gerçek bir olaydan esinlenerek beyaz maskeli katilin sinemaya aktarılma çabasını yansıtır.
Haziran 1991, Madrid. Verónica’nın yaşamı, babasının vefatından sonra büyük bir zorlukla dolmuştur. Annesi, Verónica ve diğer kız kardeşlerine bakabilmek için bir barda çalışmak zorunda kalmıştır. Babasının ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen, Verónica hala yasını tutmaktadır. Arkadaşları oyun oynamak istediğinde, öğretmenler ve öğrenciler okulun çatısında güneş tutulmasını izlemektedir. Bu durumu fırsat bilen Verónica ve arkadaşları, ölmüş insanların ruhlarını çağırmayı denemeye karar verirler.
Verónica, bu deneyim sırasında içine bir ruhun girdiğini hisseder. Rahibe Narcisa, Verónica’ya kendisine yakın olan bu uğursuz ruh hakkında yeni bilgiler sunar. Verónica, hayaletle olan bağlantısını kesmenin ve çevresindekileri kurtarmanın bir yolunu aramaktadır. Ancak bu süreçte, halüsinasyonlar ve giderek artan şiddet içeren korkunç rüyalar yaşamaya başlar. Tüm bunlar, evin her köşesini bir kabusa dönüştürerek kimsenin güvende olmadığı bir ortam yaratır.
Bir yıl önce annesini kaybeden Sidney Prescott Neve Campbell adlı genç kızın hikayesini merkezine alan bu film, izleyicilere gerilim dolu anlar sunuyor. Sidney ve arkadaşları, gizemli telefonlar almaya başladıklarında, olayların tuhaf bir hal almaya başladığını fark ederler. Zamanla, bu telefonların ardında, beyaz maskeli ve büyük siyah bir cüppe giymiş, intikam peşinde koşan bir seri katilin olduğunu öğrenirler. Bu korkutucu figür, yıllardır korku sinemasının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Telefon görüşmeleri, katilin sorduğu birçok soruyla doludur ve en dikkat çekici soru ise: "En sevdiğiniz korku filmi hangisidir?" Küçük Woodsboro kasabasının etrafında yaşanan kanlı olaylar, masum hayatların sona ermesiyle sonuçlanırken, katil bu sorudan yola çıkarak cinayetlerini işler. Film, gerçek bir olaydan esinlenerek beyaz maskeli katilin sinemaya aktarılmasını amaçlamaktadır.
30. evlilik yıldönümlerini coşkuyla kutlayan bir çift, üç çocukları, damatları ve bebek torunlarıyla birlikte çölde uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verirler. Ailenin diğer üyeleri, bu kutlamanın daha uygun ve keyifli bir şekilde yapılabileceği konusunda hemfikirdir. Ancak, sahip olduklarıyla yetinmek zorunda olduklarını ve çoğunluğun beklentilerine uymaktan başka bir seçenekleri olmadığını kabul ederler. Fakat bir benzin istasyonu çalışanının onlara sunduğu "kısa yol" önerisi, her şeyi değiştirecek ve bambaşka bir yola girmelerine neden olacaktır. Bu yol, onları çölün ortasında bir dizi tepenin arasına götürecektir.
Yolculukları sırasında yalnız olmadıklarını ve bu tepelerin gerçekten de gözleri olduğunu fark etmeleri uzun sürmeyecektir.
Basketbol antrenörü Clyde ve eşi Stephanie, birkaç ay önce boşanmışlardır. Genç kızları Hannah ve Emily, kısaca "Em", anneleriyle birlikte yaşamaktadır ve hafta sonlarını babalarıyla geçirmektedirler. Bir gün, Clyde bir bahçe satışında durduğunda, Em antika bir oymalı kutu satın alır ve bu kutuya derin bir ilgi duymaya başlar. Zamanla, Emily kutunun gizli kilidini keşfeder ve bu durum kötü bir ruhun ortaya çıkmasına neden olur.
Clyde, kısa süre içinde Em'in bir sorun yaşadığını fark eder, ancak eski eşi ve onun erkek arkadaşı Brett, bu durumu ciddiye almaz ve Clyde'a karşı bir yasaklama emri çıkarırlar. Clyde, Profesör McMannis ile iletişime geçer ve kutuyu gördüğünde, bunun içinde bir şeytanın hapsolduğu Dibbuk Kutusu olduğunu açıklar. Ardından, olaylar hızla gelişmeye başlar.
Wolf Creek, Greg McLean tarafından yazılan, ortak yapımcılığı üstlenilen ve yönetilen 2005 yapımı bir Avustralya korku filmidir. Üç sırt çantalı, maceraperest genç, Avustralya'nın ıssız Outback bölgesine doğru yola çıkar ve kendilerini Wolf Creek kraterinde sıkışmış bulurlar. Oraya ulaştıklarında, onları evlerine geri götürmeyi öneren, gizemli planlarla dolu bir ormancı olan Mick Taylor ile karşılaşırlar. Üç gezgin, Outback'teki maceralarının bir kâbusa dönüşeceğinden habersiz, kaçmanın bir yolunu bulduktan sonra yolculuklarına devam ederler.
Film, kendilerini tutsak durumda bulan ve ardından Avustralya'nın kavurucu sıcakları altında bir seri katil tarafından avlanan bu üç gencin hikayesini anlatıyor. Gerilim dolu sahneleriyle dikkat çeken yapım, izleyicilere unutulmaz bir korku deneyimi sunuyor.
1971 yılında Carolyn ve Roger Perron, harabe halindeki bir Rhode Island çiftlik evine yerleşirler. Taşındıktan kısa bir süre sonra, kabus gibi bir terör ve etraflarında tuhaf olaylar baş göstermeye başlar. Çaresizlik içinde kalan Carolyn, yardım arayışına girer ve nihayetinde bu tür paranormal olaylarla ilgilenen bir araştırmacıyı bulur. Bu araştırmacının adı Ed Warren'dır. Carolyn ve Roger, kendilerine yardım etmesi için Warren'a yalvararak başvururlar.
Warren çifti, uzun ve titiz incelemeler yapar. Sonunda, ruhsal varlıkların ailenin üzerine kara çökmüş olduğunu keşfederler. Bu varlıklar, nereye giderlerse gitsinler peşlerini bırakmayacak ve onlara acı çektirecektir. Ancak, bu durumdan kurtulmanın bir yolu vardır; o da ruhsal varlıklarla yüzleşmektir.
"Bizi Kötüden Koru", Amerikan yapımı bir doğaüstü korku filmidir. Filmin ana karakteri, New York'ta görev yapan bir polis memuru olan Ralph Sarchie, kendi içsel sorunlarıyla mücadele ederken, açıklanamayan bir dizi rahatsız edici suçun peşine düşer. Şehrin karanlık köşelerini tehdit eden ve insanları ele geçirmeye çalışan korkutucu varlıklarla yüzleşmek için çeşitli yöntemler dener. Sarchie, şeytan çıkarma konusunda eğitim almış sıradışı bir rahiple güçlerini birleştirerek bu varlıklarla savaşmak için ortak bir mücadeleye girişir. Birlikte, bu karanlık güçlere karşı cesurca dururlar. Tüyler ürpertici atmosferiyle dikkat çeken bu film, Sarchie'nin gerçek hayatta yaşadığı olayları temel alarak kaleme aldığı kitabın sinemaya uyarlanmış halidir.