Ejderha temalı filmler, hem yetişkinler hem de çocuklar için keyifli bir izleme deneyimi sunan popüler bir türdür. Bu yapımlar, çeşitli yan hikayeleri barındırmakla birlikte, merkezinde genellikle bir ejderhanın yer aldığı kurgular etrafında şekillenir. Ancak, ejderha filmlerinin tarihi, birçok diğer film türüyle kıyaslandığında oldukça yenidir. Bu türün ortaya çıkabilmesi için teknolojinin belirli bir seviyeye ulaşması gerekmektedir.
Ejderha filmleri, izleyicilere fantastik dünyalar sunarak hayal gücünü harekete geçirir. Bu yapımlar, genellikle macera, dostluk ve cesaret gibi temaları işlerken, aynı zamanda görsel efektlerin ve animasyonların gelişimi sayesinde daha etkileyici hale gelmiştir. Bu tür filmler, izleyicilere hem eğlenceli hem de duygusal anlar yaşatmayı başarmaktadır.
Bu tür filmleri daha cazip hale getiren bir özellik, animasyon ve korku gibi farklı alanlarda yan temalara sahip olabilmeleridir. Bir anda fantastik ve bilim kurgu unsurlarıyla zenginleştirilmiş bir ejderha hikayesini izlerken, diğer taraftan tamamen animasyona dayalı ve serilerden oluşan yapımları da görmek mümkündür. Her yaştan izleyiciyi ekran başına toplayan bu filmler, kendi kategorisinde oldukça az sayıda üretilen türler arasında yer almaktadır. İzlenmesi kolay olan bu yapımları en iyi filmler listesine dahil etmek ise hiç de basit değildir. Bu filmler, ince bir ustalık gerektiren bir yapım süreciyle, diğer türlere kıyasla en iyiler listesine girmeyi başaran nadir eserlerdir.
Uzun zaman önce, mistik ve kaotik bir dünyada, küçük bir köyde yaşayan insanlar, yüzyıllardır dinmeyen bir ejderhanın öfkesini yatıştırmak için her türlü çabayı göstermektedir. Bu amaçla, köy halkı, ejderhanın sakinleşmesi için genç kızları ilginç bir ritüel ile kurban etmeyi gelenek haline getirmiştir. Bir gün, cesur bir şövalyenin sevgilisi, ejderha tarafından kaçırılır. Şövalye, sevgilisinin intikamını almak için ejderhanın peşine düşer.
Igor, ejderha avcısının torunu olarak, Dük’ün kızı ile evlenmek üzere hazırlık yapmaktadır. Ancak Igor, düğün sırasında Dük’ün kızını ejderhaya feda etmeyi planlamaktadır. Düğün esnasında ejderha şarkısı söylenir ve bu melodi, ejderhayı uyandırır. Ejderha, köye gelir ve Dük’ün kızını alıp götürür. Dük’ün kızı, bir mağarada hapsolur. Mağarada bulunan bir diğer kişi ise Arman adında bir adamdır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanlar Londra’ya yönelik büyük bir hava saldırısı gerçekleştirir. Bu saldırı, birçok insanın hayatını tehlikeye atar ve ciddi zararlara yol açar. Saldırı sırasında, pek çok çocuk ailelerinden kopmak zorunda kalır. Peter, Susan, Edmund ve Lucy, bu talihsiz durumdan etkilenen dört çocuktur. Saldırı sona erdikten sonra, güvenlik amacıyla evlerine geri gönderilirler. Hala bir arada olan bu dört kardeş, bir gün karşılarına çıkan sıradışı bir gardırop ile karşılaşır.
Bu gardırop, sıradan dolaplardan oldukça farklıdır ve sihirli bir özelliğe sahiptir. Meraklarına yenik düşen Peter, Susan, Edmund ve Lucy, cesaretle gardırobun içine girerler. Bu eylemleri, onları Narnia adında büyülü bir evrene götürür. Narnia, devlerin, konuşan hayvanların ve karanlık güçlerin bulunduğu olağanüstü bir dünyadır.
Uzun zaman önce, Berk Adası adında bir yerleşim yerinde, köylüler kendilerini tehdit eden ejderhalara karşı bir savaş başlatmışlardı. Bu köyde yaşayan Hıçkıdık, bir Viking olmasına rağmen henüz çocuk yaşta bir bireydir. Hıçkıdık’ın babası, ejderhalara karşı yürütülen bu savaşta yer almaktadır. Hıçkıdık, babasının izinden gitmek ve savaşa katılmak istemesine rağmen, yaşı gereği buna izin verilmez. Ancak Hıçkıdık, kararlılıkla savaşa katılır ve bir ejderhayı etkisiz hale getirmeyi başarır. Fakat, bu ejderhayı öldürmeyi başaramaz. Kısa bir süre sonra, bu ejderhaya Dişsiz adını verir. Dişsiz, kuyruğu olmayan bir ejderhadır. Hıçkıdık, Dişsiz için bir protez kuyruk tasarlayarak ona yardımcı olur. Hıçkıdık, köy halkına ejderhaların aslında kötü olmadığını kanıtlamak için çaba sarf etmektedir.
Bilbo, kadim Ejderha Smaug ile karşı karşıya gelmiştir. Uzun zamandır hayalini kurduğu ve uğruna büyük bir mücadele verdiği güç yüzüğünü, bir Hobbit olan Gollum’dan elde etmiştir. Ancak Bilbo’nun henüz tamamlaması gereken birçok görev bulunmaktadır. Erebor’daki cüceler, topraklarını geri almak için büyük çaba sarf etmiştir. Fakat bu cücelerin yaptığı bir diğer talihsizlik, Ejderha Smaug’u bir kasabaya musallat etmeleri olmuştur. Bu kasaba, Orta Dünya’nın en bilinen yerlerinden biri olan Göl Kasabası’dır. Hobbitler, kadim büyücü Gandalf olmadan Mirkwood ormanını geçmek zorunda kalmışlardır. Thorin ve yanına aldığı arkadaşları, Misty Dağları’ndan yola çıkarak bu zorlu yolculuğa başlamışlardır. Bu yolculuk, birçok ölümcül tehlikeyle dolu olan Mirkwood ormanında devam edecektir. Legolas’ın liderliğini yaptığı Elf Krallığı, bu tehlikeler arasında en masum olanıdır.
Ragnarok, Kuzey Mitolojisi'nde yer alan birçok efsaneden biridir. Bu efsane, dünyanın sonunun yaklaştığını ve insanlığın yok olacağını öngörmektedir. Sigurd, meraklı ve yetenekli bir arkeologdur. Ragnarok efsanesine ilgi duyan Sigurd, bu konuda daha fazla bilgi edinmek için harekete geçer. Başarılı bir arkeolog olarak, iki meslektaşını ve iki çocuğunu da yanına alarak, efsanenin geçtiği toprakları keşfetmeye karar verir. Bu topraklar, Norveç’in kuzeyinden başlayarak Rusya’ya kadar uzanmaktadır. Modern çağda, bu kurak ve ıssız bölge hiç ziyaret edilmemiştir.
Arkeolog Sigurd, bölgeye ulaştığında Rinu yazıtlarının gerçek anlamını keşfeder. Ancak Sigurd’un öğrendiği bilgi, araştırmasının amacından çok daha büyük, riskli ve tehlikeli bir durumu ortaya koymaktadır.
Gareth, genç bir şövalye olarak maceralar peşinde koşmaktadır. Bir gün, gökyüzünde kayıp giden bir yıldız gördüğünü düşünerek heyecanlanır. Bu ilginç nesnenin düşüşü, Gareth’in aklında büyük bir hazine bulma umudunu yeşertir. Zira yaşadığı bölgede, gökyüzünden düşen yıldızların genellikle bol miktarda altın barındırdığına dair yaygın bir inanış vardır. Merakla, bu düşen nesnenin yanına doğru yola çıkar.
Gareth, nihayet yere düşen nesneye ulaştığında, hayalindeki altın dolu bir yıldız yerine yaralı bir ejderha ile karşılaşır. Halk arasında yaygın olan efsanelere göre, ejderhaların başka bir gezegenden meteorlar aracılığıyla geldiğine inanılmaktadır. Gareth, ejderhayı görünce şaşırsa da, ona yardım etmeye karar verir ve yarasını tedavi eder. Bu beklenmedik dostluk, Gareth ve ejderha arasında güçlü bir bağ oluşturur.
Artık Gareth ve ejderha, birlikte güçlerini birleştirerek, bölgedeki diğer varlıklara meydan okumaya hazırdırlar. İkili, hem cesaretleri hem de dostluklarıyla, karşılarına çıkan zorlukların üstesinden gelmek için el birliğiyle mücadele edeceklerdir.
Pete, ailesiz bir çocuk olarak ormanda yaşamaktadır. En yakın arkadaşı ise Elliot adında bir varlıktır. Bay Meacham, ahşap oymacılığıyla uğraşan yaşlı bir adamdır ve yıllar boyunca çocuklara Kuzey Pasifik'te yaşadığına inandığı bir ejderhanın hikayelerini anlatmaktadır. Bay Meacham’ın kızı Grace, babasının bu hikayelerini gerçek dışı bulmaktadır. Bir gün Grace, ormanda Pete ile karşılaşır. Pete, Grace’e ormanda yaşadığını ve Elliot adında bir arkadaşının bulunduğunu söyler. Kısa bir süre sonra, Pete Grace’e Elliot’un gerçek kimliğini gösterir; Elliot bir ejderhadır. Grace’in erkek arkadaşı Jack, Pete’in ejderhasını yakalamak için hemen harekete geçer.