Madhuri, babasının vefatından sonra annesiyle birlikte yalnız kalır ve aile bütçesine katkıda bulunmak için bir mağazada çalışmaya başlar. Her gün işe gitmek için bir otobüse binmek zorundadır. Bir gün otobüse bindiğinde, ayakta dururken bir adamın tacizine maruz kalır. Tacizciyi görmesine rağmen, adam otobüsten hızla kaçtığı için onu yakalayamaz. Bu olay Madhuri'yi derinden etkiler ve bu adamın peşini bırakmaya niyeti yoktur. Yaşadığı çevrede, erkeklerin kadınları taciz etmesini normal karşılayan bir anlayış hâkimdir; bu nedenle Madhuri, diğerlerinden çok daha kararlı ve savaşçı bir tutum sergilemektedir. Taciz olayı onu oldukça üzse de, babasının bankaya olan borçları da üzerine bir yük olarak biner. Babasının geride bıraktığı tek miras olan arsayı satmaya karar verir. Hem borçlar hem de yaşadığı taciz olayı, Madhuri'yi iyice yıpratır ve bu adamı bulma kararlılığını artırır. Tacizcisi Antappan'ın peşine düşen Madhuri, bir anda kendisini suç dolu bir ortamda bulur. Ne yapacağını bilemezken, savaşından asla vazgeçmeye niyeti yoktur. Bu mücadele, onun için sadece bir intikam değil, aynı zamanda kendi gücünü ve cesaretini kanıtlama yolculuğudur. Madhuri, yaşadığı zorluklara rağmen, adalet arayışında kararlılığını koruyarak, karşılaştığı engelleri aşmak için elinden geleni yapacaktır.